26 Mart 1923 – 13 Eylül 2013
“Geleneksel evlerimizin bende bir tutku haline gelmesi, çocukluğumuzda oturduğumuz Aksaray’daki Oruç Gazi Sokağı’nda başladı. 1923 doğumluyum ve 87 yaşına geldiğim halde o koşturduğum sokakları bir türlü unutamadım.
Zaman çok çabuk uçup gidiyor ve farkına varamıyorsunuz. Sonrasında ise büyük bir hasret başlıyor. O sokağın bir tek resmi olsaydı, onları yerlerinde bulabilseydim ne kadar mutlu olabilirdim. Gidip bir komşumuzu görebilseydim, her gün bahçesinde oynadığımız İsmail Ağa Camii’nde Müezzin Tevfik Efendi’nin ezan okuyuşunu dinleyebilseydim. Bütün mahallenin selamlaşmasını, birbirlerinin derdine deva olmalarını, ayağımın bastığı bir kaldırım taşını, bahçedeki kuyuyu, tulumbayı, incir ağacını…”
İşte böyle anlatır tarihi evlerimize olan tutkusunun başlangıcını sn. Perihan Balcı. Mimari mirasımızın korunmasına öncülük edecek olan eski evlerimizi belgeleme ve yaşatma mücadelesine 26 yaşında genç bir fotoğrafçı olarak başlar. Geleneksel evlerimizi derli toplu görüntüleyen ilk kadın fotoğraf sanatçısıdır. 1976 yılında kurduğu Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği ile Türkiye’de koruma bilincinin oluşması ve gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur.
26 Mart 1923’de doğan Perihan Hanım’ın annesi Sıdıka Hanım, Bosna’dan Afyon’a göç etmiş Bubikoğulları ailesinin bir ferdi, babası Sivas Zileli Tabip General Hüseyin Hüsnü Paşa’dır. Hüseyin Hüsnü Paşa Çanakkale Savaşı ve Milli Mücadele’nin tüm aşamalarında Mustafa Kemal Paşa’nın yanında yer almış, en güvendiği doktoru olmuştur. Perihan Hanım, Paşa’nın Amasya’daki görevi sırasında dünyaya gelir. Generalliğe yükseldikten sonra görevine Ankara’da devam eden Dr. Hüseyin Hüsnü Paşa katıldığı bir akşam yemeğinde rahatsızlanarak gıda zehirlenmesi tanısıyla 1930 yılında, 47 yaşında vefat eder. Babasını kaybettiğinde Küçük Perihan henüz 7 yaşındadır.
Hüseyin Hüsnü Paşa’nın ölümü ile zor zamanlar başlar. Aile Ankara’dan İstanbul’a taşınır. Küçük Perihan, annesi Sıdıka Hanım ve ağabeyi Kemal ile Dedesi Hacı Salih Bey’in Aksaray’daki evine yerleşirler. İlerleyen yıllarda genç Perihan Öngü İstanbul Kız Lisesi’ne yazılır. Yaz tatillerini ise dedesinin Afyon’daki eski konağında geçirirler.
Perihan Öngü Liseyi bitirdikten sonra Fransız Filolojisi okumak, yanı sıra da çalışmak istemektedir. Ancak okulun devam zorunluluğu vardır. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne yazılır. Orada da altı ay dayanabilir. Çalışma ihtiyacı ağır basar. Ankara’da babasının eski arkadaşı Celal Arat’a mektup yazarak İstanbul’da çalışabileceği bir iş için yardım ister. Baba dostu Arat sayesinde İstanbul Bahçekapı’daki bir bankanın muhasebe ofisinde çalışmaya başlar. Kazancı az da olsa bu işin kendi yaşamı ve hayallerini gerçekleştirmek için babasından kalan maaşa önemli katkısı olur.
1947 de Muzaffer Balcı ile evlenir. 1949’da Selim, 1960’da Semih adlı çocukları dünyaya gelir. Fotoğraf merakı 1949 yılında paraya sıkıştığı için fotoğraf makinesini satan bir gurbetçiyle tanışması ile başlar. Çok uygun bir fiyata aldığı makineyi nasıl kullanacağını el yordamıyla öğrenir. “O fotoğraf makinesi ile ne yapacağımı biliyordum. Çocukluğumun geçtiği Fatih’te bir caminin yıkılmasına tanıklık etmiş ve çok etkilenmiştim. O dönemden sonra hep tarihi evlere merak sardım.” diye anlatır bu merakının başlamasını.
1965 yılında çok sevdiği annesini kaybeden Perihan Balcı’nın acısını, çocukluğunun geçtiği evleri, sokakları fotoğraflarda yaşatmak hafifletecektir. Eski evlerin, yıkılmaya yüz tutmuş yapıların, yalıların, köşklerin fotoğrafları sergi açacak yoğunluğa gelince, onları konuya duyarlı çevrelerle paylaşmaya yönelir. Kendisine ilk yardım elini uzatan İTÜ’nden Sn. Doğan Kuban olur. Fotoğraflarını gösterdiği Kuban’dan açacağı sergi için bir yazı yazmasını rica eder. Bu ricaya olumlu yanıt veren Kuban, ilk sergiye yazı yazmakla kalmayacak, Perihan Balcı’nın öncülüğünü yaptığı Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği’nin kurucuları arasında yerini alacaktır.
“1965 yılına kadar sanki hiç yaşamamıştım. Böyle hissediyordum. Evlerde, komşularda, kadın günlerinde toplanıyorduk. Bomboş günlerdi onlar benim için. Ülkeme hizmetim bu tarihten sonra başladı. 1965 benim miladımdır. Bugün 88 yaşındayım. Benim çalışmalarımla toplum kazandı, toplumda bilinç uyandırdım. Bundan daha güzel, daha anlamlı bir mutluluk olur mu?”
1967 yılında ilk sergisini İstiklal Caddesi’ndeki Şehir Galerisi’nde açar. Sergi çok beğenilir ve basında ses getirir. Şehir Galerisi sergilerini, 1975 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki sergi izler. Bir ev kadınının tarihi kent dokusu ve kimliğinin korunmasına olan duyarlılığı ilgi çekmeye başlamıştır.
Sergilerin başarısı Avrupa’ya giden yolları açacak, 1975 yılında Paris’te ‘’Eski İstanbul Evleri ve Boğaziçi Yalıları’’ konulu fotoğraf sergisi açılacaktır. Bu sergiye Europa Nostra Başkanı Lord Duncan Sandys de katılır ve Perihan Balcı’ya çalışmalarını bir sivil toplum kuruluşu çatısı altında sürdürmesini önerir. “Eğer bir dernek kurarsanız sizi de aramıza alırız.” sözünü verir. Paris’te düzenlenen sergiyi İngiltere, İsviçre; Hollanda ve Almanya izleyecektir.
Perihan Balcı, Türkiye’ye döner dönmez tarihe mal olmuş kültür varlığı evlerimizin korunması amacıyla İstanbul’da bir dernek kurma çalışmalarına başlar. Prof. Doğan Kuban, Ord. Prof. Süheyl Ünver gibi kültür alanında ileri gelen bilim insanları, sanatçılar ve akademisyenlerinden oluşan Kurucular Kurulu ile 17 Mayıs 1976’da «Tarihi Evleri Koruma Derneği» kurulur. Dernek, 5 Eylül 1978’de Avrupa Doğa ve Kültür Varlıkları Koruma Birliği Uluslararası Federasyonu ‘’Europa Nostra’’ ya üye olarak kabul edilir. Ertesi yıl, Bakanlar Kurulu’nun 7/18716 sayılı kararıyla ‘’Kamu Yararına Dernek’’ ilan edilir ve başına ‘’Türkiye’’ ibaresi ilave edilerek ‘’TÜRKİYE TARİHİ EVLERİ KORUMA DERNEĞİ’’ adını alır.
Dernek çatısı altında, geleneksel evlerimizin tanıtılıp korunması için sergiler, konferanslar, Tarihi Türk Evleri Haftaları düzenler ve toplumun hemen her kesiminden destek alır. Sıra Türk müze geleneğine en kalıcı armağanı kazandırmaya gelmiştir.
1983 yılında Kültür Bakanlığı’na bağlı İstanbul Rölöve ve Anıtlar Müdürü sn. Hüsrev Tayla ile birlikte büyük bestekârımız Hamamizade İsmail Dede Efendi’nin 28 yıl yaşadığı evini bulan Perihan Balcı binanın ayağa kaldırılmasına dernek olarak talip olur. Yıkıntı halindeki ev 7 Ağustos 1984 tarihinde restore edilmek kaydıyla 33 yıllığına derneğe tahsis edilir.
Perihan Balcı neden Dede Efendi Evi’ni seçtiğini şöyle anlatır: “Orayı seçmemin sebebi büyük bestekâr Dede Efendi’nin evi olduğu içindir. 1774’te yapılmış bir İstanbul evi. Ancak bütün değerlerimize sahip çıkmadığımız gibi onu da terk etmişiz, yalnızlığa, boşluğa, yıkılmaya.” Evin yaşama kazandırılması ve büyük bestekârın anılarının yaşatılması için evi yıllarca süren büyük emeklerle restore etmiş ve yaşayan bir müze haline getirmiştir.
Kısıtlı imkânlarla restorasyonu Prof. Dr. Cengiz Eruzun tarafından gerçekleştirilen Dede Efendi Evi, Türkiye’nin ilk Türk Müziği Müzesi olarak 1997 yılında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından hizmete açılır. Bu heyecan verici hizmetin unutulmaz övgüsü ise Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından şöyle yapılacaktır:
“Perihan Balcı Hanımefendi’nin hizmetleri ödeşilmez. Dileklerini karşılamak görevimizdir.”
Fotoğraf makinesini alıp sokaklara düşerek yok olmaya yüz tutmuş, yorgun, yıkılmaya terk edilmiş evleri fotoğraflamakla başlayan bu tutku geleneksel evlerimizi koruyup yaşatmaya, hak ettiği değeri kazandırmaya vakfedilmiş bir ömre dönüşmüştür. Sergiler, kitaplar, konferanslar, yerel yönetimler işbirliği ile düzenlenen Tarihi Türk Evleri Haftaları ile mimarlık mirasımızı koruma bilincinin yurt düzeyinde yükselmesine eşsiz katkılarda bulunmuştur.
2006 yılında dernekteki aktif görevinden çekilerek onursal başkan olan Perihan Balcı hanımefendi 13 Eylül 2013 tarihinde vefat ettiğinde arkasında çok önemli bir miras ve devam ettirilmesi gereken önemli ödevler bırakmıştır. Bu mirasa sahip çıkmak Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği yönetimi olarak en önemli görevimizdir.
Anısı önünde saygıyla eğilerek..!
Y. Mimar Uğur Deniz SÖKMEN
Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği Genel Başkanı
20 Nisan 2020