Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği, geleneksel mimarimizin korunması ve yaşatılması amacıyla 1976 yılında kurulmuştur. Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına kabul edilen Derneğimiz, yine Bakanlar Kurulu kararıyla «Avrupa Tarihi ve Kültürel Kalıtımını Koruma Dernekleri Uluslararası Federasyonu’na (EUROPA NOSTRA) üye olmuştur. 1986 yılında 10. yılını idrak eden Derneğimizin mensupları tarafından bu süre içinde düzenlenen 57 «Türk Evi» sergisi, 39 «Türk Evi» konulu konuşma ve dia gösterisiyle konumuz sürekli gündemde tutulmuştur. Bunların dışında geleneksel Türk Evi sahiplerine Derneğin kısıtlı bütçesi içinde yardım yapılmıştır. Ayrıca TARİHİ TÜRK EVLERİ HAFTALARI yapılarak 8 gün süre ile «Türk Evleri» sergiler, seminerler ve gezilerle yaşatılmaktadır. Çalışmalarımızın kapsamında ilk Türk Müziği Müzesi yapımı da yer almaktadır. Büyük bestekâr Hammamizade İsmail Dede Efendi’nin Akbıyık’taki evini müze yaparak Sayın İstanbullulara hediye etmek Derneğimize büyük bir onur ve mutluluk vesilesi olacaktır.
Kültür Mirasımız Kütahya
Anadolu kentlerinin çoğunun tarih ile sıkı bağları vardır. Bunların çok azı geçmişin yaşam kültürünü ve estetiğini günümüze ulaştırabilmiştir.
Kütahya tarih ile hâlâ iç içedir. Kuruluşu hakkında çok kesin tarih belirlenememekle birlikte Türkler öncesi ilk hakimi Friglerdir. M.Ö. 546′- da Persler, daha sonra Makedonya Krallığı, Bitinya Krallığı, Roma ve Bizans İmparatorluğu burada egemenliklerini sürdürmüşlerdir. Büyük Türkmen göçü II. Kılıçaslan zamanında 1182 yılından sonra başlamış ve Kütahya çevreleri Türklerin kesin hakimiyetine girmiştir.
Kütahya tarihinde en önemli sayfa, bu kenti merkez yaparak beylik kuran ve Osmanlı dönemine kadar yönetimi elinde tutan «Germiyan Aşireti»nin Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat zamanında yöreye yerleşmesiyle açılmıştır. Bu dönemlerde Germiyan Aşireti’ne ikta olarak verilmiş olan bu çevre Moğol istilasından sonra Kütahya başkent olmak üzere bağımsız beylik olmuştur.
1429 yılında son Germiyan Beyi II. Yakup’un ölümü ile Osmanlı topraklarına katılmış ve önce sancak merkezi daha sonra Anadolu eyalet merkezi olmuştur.
Anadolu Beylerbeyi olduktan sonra sadrazamlığa yükselen Gedik Ahmet Paşa, Davut Paşa, Hersekzade Ahmet Paşa gibi ünlü devlet adamları Kütahya’da tecrübe kazanmıştır. 1848 yıllarında ülkesini terketmek zorunda kalan Macar ihtilâlcisi Kossuth Lajos Osmanlılar tarafından Kütahya’da konuk edilmişlerdir. Böylesine köklü geçmişi olan bir kentin bir çok tarihi olayların anılarını taşıması, korunması için yeterli nedendir. Oysa başta çini olmak üzere el sanatları, müziği, mimarisi ve töreleri ile geleneksel yaşamını sürdürebilen ender kentlerden biri olması çok daha güçlü korunma nedenidir. Bu köklü zengin kültürüne çağdaş değerler katabilecek potansiyele de sahip olmasından dolayı geçmiş ile gelecek arasındaki köprülerin sağlamlaşmasında önemli görev üstlenebilecektir.
Evlerini, sokaklarını, geleneksel ticaret merkezini, çinisini, müziğini özetle tüm tarihi değerlerini yaşayarak, yaşatarak ve geliştirerek korumalıyız. Başta bu kentin dertleri ile bütünleşen, güzelliği ile övünen, tarihi ile gurur duyan hemşehriler olmak üzere, Kütahya Belediyesi kentlerine sahip çıkmalıdırlar. Kütahya Belediyesi’nce başlatılan olumlu çalışmaların toplumumuzda benimseneceğine ve diğer kentlerimize örnek olacağına inancımız sonsuzdur.